Olağan Şiir (20. Sayı)
Dergi Ücretsizdir
Okuru yeniden ikna etmemiz lazım. Okuru, şiirin okunabilir, okunduğunda
anlaşılabilir, anlaşıldığında hayatımıza dahil edilebilir bir
tür olduğuna yeniden ikna etmemiz lazım. Çok sayıda şiir dergisi
çıkıyor, edebiyat dergilerinde ayda yüzlerce şiir yayımlanıyor ama
gerçekte insanların böyle bir talebi yok; bunu şiir kitaplarının satış rakamlarından
çıkarmak mümkün. Dolayısıyla bu çılgınca arz, pek de talebin olmadığı bir yerde
gerçekleşiyor. Böyle absürd bir arz-talep dengesini başka herhangi bir yerde tespit
etmek zor. Öyleyse ne yapmalıyız? Şiirin üç yüz okuru var deyip durumu kabullenmeye,
birbirimizi birbirimiz okuyoruz deyip umutsuzca debelenmeye devam mı
etmeliyiz yoksa bir zahmet arzın kalitesi üzerinde düşünmeye mi başlamalıyız? Biz
bu derginin sayfalarında ikincisini yapmayı; başa dönersek okunabilir, anlaşılabilir
ve hayata dahil edilebilir bir şiir yazmayı öneriyoruz.
Okuru yeniden ikna etmek, asla imkansız değil. Yetenekli, vizyon
sahibi ve çağına sırt çevirme kolaycılığını değil çağını mümkün mertebe dönüştürmeyi
seçen “romantik” beş-on şairle kısa zamanda başarılabilir bir şey
bu bizim söylediğimiz. İnsanların zamanlarına talip olmamız lazım. Şehirli bireylerin
haftada okumaya ayırdığı ortalama üç-dört saat olduğunu varsayalım.
İnsanlar bu üç-dört saatin belli bir kısmını neden şiire, giderek neden bizim
yazdığımız şiire ayırsınlar; sorumuz bu.
Yetenekli genç şairlerimiz var, bu sayfalarda da onların oldukça nitelikli
şiirlerine yer veriyoruz. Güzel şiirler yazıyor, güzel şiir eleştirileri kaleme
alıyor, şiirimizin geleceğinde yer edinme azmi taşıyorlar. Ama baştan söyleyelim,
yetmez. Yetmez çünkü hangi alanda çalışırsanız çalışın alanınızın sizden
beklediği süreklilik ve üretkenliği sağlayamazsanız o zemin üzerinde ciddi bir
yer elde edemezsiniz.
Buraya kadar konuştuklarımızın hepsi aslında hikaye için de geçerli.
Oradaki arkadaşların da insanlar neden bu kadar romanın arasında tutup bizim
hikayelerimizi okusunlar sorusunu kendilerine sormaları lazım. Bizim hikayelerimiz
zaten okunuyor yanılsamasına kapılmamaları gerektiğini düşünüyoruz;
çünkü roman dışındaki edebi türler hesaba katılır ölçüde okunmuyor,
biliyoruz. Dolayısıyla olanı olduğu gibi sürdürmeyelim, daha fazlasına talip
olalım.