Olağan Şiir (10. Sayı)
Dergi Ücretsizdir
“Olağan Şiir” henüz 10. sayısına ulaşmadan dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.
Dergiye olan ilginin arka planında ideolojik yakınlıklar ya da popülist
refleksler değil günün edebiyatının eleştiriye açlığı ve eski kuşak
şairlerinin yeni kuşaklara yeterince yer açmaması hatta yer yer onların
önünü tıkamaya kalkması var; “Olağan Şiir’’in yeni kuşağın varlığını ve
tekillerinin yerini, hiçbir edebiyat dışı ilişki gözetmeksizin göstererek
belirsizlikten doğan boşluğu doldurması var.
Her 10 yılda bir tartışılır: “70 kuşağı var mı?’’, “80 kuşağı var mı?’’, “90 kuşağı
var mı?..’’ bu böyle devam eder gider. Bugünlerde de 2010 kuşağının
varlık yokluk davası bir yerlerde tartışılıyor. Doğrusu bu mesele
üzücü bir mesele olmaktan çıkıp komik bir meseleye dönüştü çünkü
bu tartışmaların iki temel kaynağı bulunmakta. Birincisi eski kuşaktan
bazılarının yeni kuşağa alan bırakmama kaygısı (komik olan büyük
ölçüde bu); ikincisi de maalesef yıllardır süregelen genellemeci zihniyet.
Bazı 10 kuşağı üyeleri dahi bu fikirleri kabullenmiş, kendilerine bazı
argümanlar oluşturmuşlar. O şairler 10 kuşağının manifestoları, akımları
ve dergileri olmadığını ileri sürmüşler. Bir kere dergi meselesinde çok
yanılıyorlar, bize büyük haksızlık ediyorlar. Akım ve manifesto çağının
geçtiğini ve ortamı tek renge boyarcasına soldurduğunu biliyoruz. Böyle
bir söylem yalnızca yeterli veya doğru okumamanın ürünü olabilir.
Oysaki kuşak kavramı yalnızca tarihsel bir sınıflandırmadır. Bu noktada ‘tarihsel’
sıfatı önemlidir, çünkü bir kuşağın tek kesin ortak noktası tarihtir. Tüm
kuşak üyeleri aynı tarihlerde yaşamış, aynı tarihlerde çocukluklarını ve
gençliklerini geçirmiştir; ama bu demek değildir ki her kuşak üyesi benzer
poetik yönelimlerde olacaktır. Bir kuşağın benzer poetik yönelimlerinin
olması, kuşağın belirginleşme döneminde –hele de bu akımlar sonrası
çağda-, çoğu zaman bir plan, program çerçevesinde gelişmez. Genelde
bir kuşağın yaş ortalaması 40’lara dayandığında şairleri arasında bazı
poetik yakınlık görülmeye başlar. Bu da belirginleşme sonrasında
kuşakdaşların -genellikle- birbirini yakından izlemesinin sonucudur.
Dolayısıyla bugün ‘’2010 şairleri benzer değildir. O halde 2010 kuşağı
yoktur’’ gibi söylemler sinsi ‘’manifestomuz, akımımız veya kuşağımıza
ait takip ettiğimiz bir dergi yok. O halde 2010 kuşağı yok’’ gibi söylemler
sıkıntılıdır.
Dergimiz, şimdilik bu tarz tartışmalara etraflıca girmek yerine bugüne dek
yaptığı gibi eser odaklı yayınına devam edecektir.
Aykut Nasip KELEBEK